“Nikolay Gogol,
Rusya'nın yetiştirdiği en tuhaf düzyazı şairi, 1852 yılında, 4 Mart Perşembe
sabahı, saat sekize gelirken, Moskova’da öldü.”
Yukarıdaki cümleyi okuyan biri,
Gogol’ün başkarakter olarak alındığı bir kurmaca metin okumaya başladığını
düşünebilir. Ya da Gogol’ün ölümü sonrası üzerine bir deneme okumaya. Ama kim
tahmin edebilir ki bu cümle, Gogol üzerine yazılmış bir biyografik eserin giriş
cümlesidir! Hem de öyle kötü bir biyografi değil; tam tersine yurttaşı büyük
yazar Vladimir Nabokov tarafından kaleme alınmış bir biyografi!
Nabokov’un kendisine has o güzel
dili ile kaleme aldığı Nikolay Gogol biyografisi, alışagelmişin
dışında kronolojik bir terslikle başlıyor. Gogol gibi bir yazarın da
biyografisi böyle yazılmalı, diye düşünmüş olmalı ki Nabokov, Ölümü ve
Gençliği bölümüyle başlamış eserine. “Şeytana kafa tutmaya” yeltenen
Gogol’ün sonunun, tıpkı yazdığı kurmaca metinler gibi bir ölüm olduğunu
söylüyor yazar. Hele ki Gogol’ün “burun” meselesi üzerine öyle güzel
tanımlamalar ve metaforik düzlemlere çekiyor ki konuyu, burada alıntı yaparak
kitabı okuyacak olanların bu tattan eksiklik duymalarına aracı olmaktan
çekiniyorum! Gogol’ün eserlerinde bir “laytmotif” olarak kullandığı bu “burun”
meselesini, Rus halkının kültürel ve sosyal kodları üzerinden bir güzel hem
ifşa ediyor Nabokov, hem de tıpkı Gogol gibi dalgasını da geçiyor! “Gogol de
burun delikleriyle görüyordu.” diyerek de, ölümünden geriye küçük bir bakış
atıyor. Ve bizi ufak ufak “burnunu kaybeden Gogol”ün dünyasını çekmeye
başlıyor.
Ölümü ve
Gençliği bölümü Gogol’ün ilk yayımladığı eserlerinden,
annesiyle olan ilişkilerine; Petersburg’u ani terk edişlerinden, Puşkin’den
aldığı övgülere uzanan bir örgü takip ediyor. Nobakov’un deyimiyle “gençliğinin
yapay ürünlerinden”, bir nevi “hakiki Gogol”e uzanan macerasının ilk
nüvelerinin nasıl meydana geldiğini de, yine metinlere başvurarak bizlere
gösteriyor.
İkinci bölüm: Müfettiş’in
Hayaleti başlığını taşıyor. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, Nabokov bu
bölümü Gogol’ün “Müfettiş” eserine ve bu eserin yazılışından sahneye koyuluşuna
(tabii sonrasına da) ayırmış. “Piyes kör edici bir şimşek çakmasıyla başlar
ve bir gök gürültüsüyle biter.” cümlesiyle özetlediği oyunun güzel ve
etkileyici bir tahlilini de yapıyor bize Nabokov. “Müfettiş” oyununu
okumayan-izlemeyenler için “spolier” niteliği taşıyan bir bölüm olsa da, bu
bölümü okumadan da kimse “ben Gogol’ün Müfettiş oyununu okudum-izledim”
dememeli! Şu niteleme bile, yeterinde özetliyor aslında her şeyi: “Gogol’ün
piyesi aksiyon içre şiirdir; şiir derken, akılcı kelimeler yoluyla algılanan
akıldışı dünyanın gizemini kastediyorum.”
Kitabın en hacimli bölümü olan
üçüncü bölüm Gogol’ün en tanınan ve saygıdeğer eseri “Ölü Canlar” özeline
ayrılmış: Bizim Bay Çiçikov. Romanın kötü İngilizce çevirilerinden söz
açarak başladığı bölüme Nabokov, yine bir önceki bölümde yaptığı gibi kendine
has tartışmacı ve çözümleyici biçemiyle bir “metin analizi” yapıyor. Romandan
alıntılar yaparak, yine tıpkı “Müfettiş” metninde yaptığı gibi bizi romanı
tekrar ve başka bir açıdan okumaya yöneltecek bir yol açıyor.
Öğretmen ve
Rehber adını taşıyan dördüncü bölümde,
Gogol’ün “Ölü Canlar”ın ikinci cildini yazmaya başlamasından ve bu sırada
geçirdi ruhsal bunalımlardan “vaiz”liğe uzanan serüvenin peşine düşüyor
Nabokov. Bu sıralarda yaptığı sayısız seyahati ve “Ölü Canlar”ın devamını yazma
gel-gitlerinin hikâyesini, “mütevazı bir cehennemin küçük mavi alevlerinin
arasına” dönmesini ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor.
“Gogol tuhaf
bir yaratıktı ama zaten deha hep tuhaftır…” cümlesiyle
başladığı beşinci bölüm Bir Maskenin Yüceltilişi’nde Nabokov, “Palto”nun
kahramanı Akai Akakiyeviç okuması paralelinde bir “Gogol Özeti” geçer bize,
tabiri caizse. “Hem bir tanrılaşma, hem de bir çöküntü” olarak
nitelendirdiği (hiçbir sıfat yakıştıramadığını söylediği için “nitelendirdiği”
diyorum) bu anlatı, sanki Gogol’ün kendi yaşantısı için de geçerlidir sanki.
Çünkü Gogol gerçekten “yazmış”, gerçekten “yaşamış”tı-r!
Enfes Nabokov yazımı, bir o kadar
enfes Yiğit Yavuz çevirisiyle (Yavuz’un dipnotları ile metin daha da okunaklı
ve anlamlı kılınmış) Nikolay Gogol İletişim Yayınları tarafından basıldı
ve biz okurlarını bekliyor. Kitabın sonunda yine Nabokov tarafından hazırlanmış
“Nikolay Vasilyeviç Gogol Kronolojisi” ile eksiksiz bir metin olan bu eseri hem
Rus edebiyatı sevenler, hem Gogol hayranları (hatta Nabokov hayranları!), hem
de tüm edebiyatseverler mutlaka okumalı. Bu eser bize hem Gogol’ün metinlerini
tekrar okuma ihtiyacı, okumadıysak da kaçınılmaz bir okuma istemi
hissettiriyor.
Ya da tam tersi! Çünkü Nabokov’a
bırakırsak son sözü, bize şöyle diyor:
Uzak durun, uzak durun. Gogol size hiçbir şey vermez. Raylara yaklaşmayın. Yüksek gerilim. Kapalıdır. Sakının, kaçının, yapmayın…
(Bu yazı Yumuşak G dergisi için yazılmıştır. -2012- )
Uzak durun, uzak durun. Gogol size hiçbir şey vermez. Raylara yaklaşmayın. Yüksek gerilim. Kapalıdır. Sakının, kaçının, yapmayın…
(Bu yazı Yumuşak G dergisi için yazılmıştır. -2012- )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder