5 Şubat 2016 Cuma

Hakiki bir tasavvuf sohbetine katılmak isteyenlere





Özellikle son yıllarda bir furya haline dönmüş durumda (sözde) Tasavvufî kitaplar. Hz. Google’a(!) “Mevlana” yazıp iki üç kuru bilgi edinen herkes, maşallah, ciltlerce kitap yazıveriyor hemen…

Ya da ben en iyisi çok uzatmadan giriş sözünü Şule Gürbüz’e bırakayım:

"Ah “bilgiyi çoğaltın, yayın" sözü Füsus şerhlerini, psikiyatri kitaplarını, hadis kitaplarını basıp basıp etrafa, kaldırımlara döke saça yaymak olarak anlaşılırsa, kaldırımlar da şeyhler, şeyhalar, fakihler, psikanalistlerle dolar elbet. Dinsiz kalmadı, hepsi mutasavvıf oldu, güldeste okuyan müctehid oldu, bunları lüzumsuz bulan postnişin oldu, deli kalmadı hafif nevrozlu, psikoz ipini elinde tutan sanatkâr oldu. Olan, oldu bitti doğru yolda olana oldu…"  (Zamanın Farkında, sf.138)

Ama, şükürler olsun ki, hala doğru yolda olanlardan beslenebileceğimiz eserler çıkıyor karşımıza. Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına da işte bu eserlerden biri…

Shems Friedlander, gerçek manada bir “derviş”. 70’li yıllarda tasavvuf yoluna girmiş ve halen de istikamette olan bir sanatçı; fotoğrafçı, ressam, yazar. Kraliyet İslami Araştırmalar Enstitüsü tarafından Sanat ve Kültür alanında 2012'nin “En Etkili 500 Müslümanı”ndan biri seçilen Friedlander, Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nde görsel iletişim alanında profesör olarak ders de vermekte. İlk bakışta ismi oldukça garip gelen Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına, kendisinin dokuz kitabından Türkçeye kazandırılan ilk eseri. Kitabın isminin ne mana taşıdığını bir söyleşisinde şöyle açıklıyor Friedlander:

"ABD'de bir tıp öğrencisiyseniz, “Toynak sesini duyunca zebra gelmesin aklına” ifadesini duyarsınız. Demek istenir ki, eğer bir hasta boğaz ağrısı, baş ağrısı ve burun akıntısıyla size geliyorsa, daha fazla bir şey aramanıza gerek olmadığı açıktır, çünkü bu kişi nezle olmuştur. Ben bu ifadeyi “Toynak sesi duyunca zebra gelsin aklına” şeklinde değiştirerek şunu demek istedim: Tasavvufta, görünenin dışında bir anlamın mümkün olabileceğini anlamaya açık olmak gerekir. Daha derin bir anlam olabilir."

Shems Friedlander, tasavvuf yolunun önemli bir kısmını oluşturan “sohbet” geleneğinden, bu geleneğin en başta gelen unsurlarından ve kendilerine has birer özel güçleri olan kıssa/menkıbe anlatılarından beslenen bir anlatı oluşturmuş kitabında. Her kulağın duyması, her gözün okuması ve her gönlün hissedip lezzet bulması gereken bu anlatıların yanı sıra Friedlander, kendisinin başından geçmiş bazı zuhuratları da aktarıyor bizlere. Hayatın edebi olan, ama bizlerin çoğu zaman farkında ol(a)madığı hakikatlerine birer işaret mahiyetinde insanın ve insan olmanın getirdiği hallerimizle yüzleştiriyor bizleri. Ve tabii, gözden kaçırdığımız nice önemli anlar, farklı bir gözle bakmayı tam beceremediğimiz eşya ve olaylarla da. 

Kitabın son bölümünü ise Hz. Ali Efendimizin büyük oğulları olan Hz. Hasan’a (r.a.) yazdıkları mektuba ayırmış Shems Friedlander. “Nehcü’l Belâğa”dan alınan bu bölümün önemi ise şöyle vurguluyor Friedlander:

"İşte size fiiliyata yönelik bir irşat ve hayatı nasıl yaşamamız gerektiğine dair pratik tavsiyeler."

Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına, sözde değil, gerçekten de manevi olarak bizi kendimize getirmeye davet eden bir kalemin ürünü. Bu kalemin ve kitabın değerini bilmemiz yine kendimiz için bir artı değer, manevi bir kazanç olacaktır.



(Bu yazı, Ruhuna Kitap internet sayfası için yazılmıştır. - 3 Ağustos 2013 - )